Engelleri Aşanlar, Dr. Nurullah Abalı, Nesil Yayınları, Ekim 2007
Bugüne kadar önemli buluşlar yapan, hayatını sanata adayan ya da başarılı birer doktor, işadamı, bilimadamı olabilen kişilerin bulundukları noktaya gelirken ne tür zorluklara göğüs germek zorunda kaldıklarını hiç düşündünüz mü?
Bu sayfada yapmış olduğum ankete dayanarak, en az okunan türlerden biri olan biyografileri çoğunluğun aksine oldukça ilgi çekici bulurum. Her hayat hikayesi bana, merdivenin en üst noktasına neden herkesin ulaşamayacağını bir kez daha hatırlatır. Çünkü her başarının ardında mutlaka çekilen acılar, yaşanan olağanüstü zorluklar vardır.
Bu duruma tipik örnektir aslında ressamlar. Çoğu dünya çapında ünlü ressamın, yaşamları boyunca sefalet çektiği bir gerçek. Ancak öldükten sonra eserlerine paha biçilemiyor. Dünyanın sayılı müzelerinde veya çok zengin koleksiyoncuların evlerinde sergilenen tablolar, yapan kişiye bir yarar sağlamadığından, hayatın korkunç ironisini de gözler önüne seriyor.
"Engelleri Aşanlar", yakından tanıdığımız, kendi dallarında bir numara olmuş kişilerin kısa kısa biyografilerinden oluşuyor. Ne yaptıklarını, neyle uğraştıklarını bilip, başarıya ulaşma yolunda yaşadıklarını belki de gözardı ettiğimiz bu değerli şahsiyetler, hayatlarındaki ayrıntılarla bu kitapta yer alıyor.
Ludwig van Beethoven gibi büyük bir bestecinin, sonradan sağır olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. Peki ya müziğe yeteneği olduğu halde babasının hırsı sayesinde geceleri yatağından uyandırılıp piyanonun başına zorla oturtulduğu, deyim yerindeyse kafasına vura vura müzik eğitimi aldığı, yanlış yaptığı her parçada babası tarafından acımasızca cezalandırıldığı kaç kişinin bildiği bir gerçek acaba?
Fizik dalında Nobel ödülü sahibi Marie Curie'nin radyumu bulduğunu biliyoruz da, eğitim alabilmek için ablasıyla bir anlaşma yaptığını, eğitimi sırasında açlıktan bayıldığı günlerin olduğunu, buna rağmen radyumu sanayi çevrelerine satıp paraya para demeyecekken sırf ideallerine aykırı olduğu için bunu reddederek buluşunu insanlığa armağan ettiğini, senelerce radyum ışınlarına maruz kaldığı için iç organlarının çoğunun zarar gördüğünü ve bu radyoaktif ışınların ölümüne sebep olduğunu biliyor muyuz?
Bir çok başarılı buluşla hayatımızı kolaylaştıran Thomas Alva Edison'un, gençliğinde hafızasının oldukça zayıf olduğunu, bu yüzden okulda derslerinden geri kaldığını, öğretmenleri tarafından "gerizekalı" olarak adlandırıldığını unutmayalım. Annesi ise kendisinden asla ümidini kesmedi, hatta onu okuldan alarak eğitimine evde devam etmesini sağladı. Sonuçta, yüzlerce buluşuyla bilim dünyasında bir çığır açan Edison, kendisini ahmak olarak gören hocalarını da oldukça utandırmıştır!
Başka bir örnek de Türkiye'den verelim. "Kolsuz Agop" lakabıyla tanınan ünlü cildiyeci Prof.Dr. Agop Kotoğyan'ın çok küçük yaşta kolunu kaybetmesine rağmen hayallerini, umutlarını kaybetmemesini tesadüfle ya da şansla açıklamak mümkün değil. Kolunu kaybettiği kaza neticesinde doktorların "yaşamaz" demesine inat, senelerce dur durak bilmeden çalışıp Türkiye'nin sayılı doktorlarından biri olmayı başardı.
Yukardaki örneklerle beraber, hem dünyadan hem de Türkiye'den bir çok ünlü ismin hiç bilinmeyen yönlerini bu kitapta bulabiliyorsunuz. Farklı dallardan otuzun üzerinde biyografi, başarılı bir derlemeyle okuyucunun beğenisine sunulmuş.
Başarı eşittir para denkleminin, bu kitabı okuduktan sonra daha başka şekilleneceğini düşünüyorum. Başarının para getirdiği muhakkak, ama başarının ardından tatmin unsurunun her zaman para olmadığı da ortaya çıkıyor. Paranın hayatın amacı olduğunu zannedenler ya da parayı başarıdan daha çok önemseyenler içinse yeniden düşünme şansı veriyor bu hayat öyküleri...
Başarıya ulaşmak için fırsatlar ne yazık ki önümüze altın bir tepside sunulmuyor. Haketmek için bedel ödemek şart. Engeller, bu yola baş koyanlar için önemsiz birer ayrıntı aslında. Yaşarken acı çekseler bile, idealleri uğruna hepsini görmezden gelebiliyorlar, belki de hissetmiyorlar bile. Bir şey icat etmenin, bir başarıya imza atmanın inanılmaz hazzı, kalan bütün zorlukları unufak ediyor. Nasıl mı? Onlar, tek tek ağaçları değil, ormanın tamamını görüyorlar...
Bu sayfada yapmış olduğum ankete dayanarak, en az okunan türlerden biri olan biyografileri çoğunluğun aksine oldukça ilgi çekici bulurum. Her hayat hikayesi bana, merdivenin en üst noktasına neden herkesin ulaşamayacağını bir kez daha hatırlatır. Çünkü her başarının ardında mutlaka çekilen acılar, yaşanan olağanüstü zorluklar vardır.
Bu duruma tipik örnektir aslında ressamlar. Çoğu dünya çapında ünlü ressamın, yaşamları boyunca sefalet çektiği bir gerçek. Ancak öldükten sonra eserlerine paha biçilemiyor. Dünyanın sayılı müzelerinde veya çok zengin koleksiyoncuların evlerinde sergilenen tablolar, yapan kişiye bir yarar sağlamadığından, hayatın korkunç ironisini de gözler önüne seriyor.
"Engelleri Aşanlar", yakından tanıdığımız, kendi dallarında bir numara olmuş kişilerin kısa kısa biyografilerinden oluşuyor. Ne yaptıklarını, neyle uğraştıklarını bilip, başarıya ulaşma yolunda yaşadıklarını belki de gözardı ettiğimiz bu değerli şahsiyetler, hayatlarındaki ayrıntılarla bu kitapta yer alıyor.
Ludwig van Beethoven gibi büyük bir bestecinin, sonradan sağır olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. Peki ya müziğe yeteneği olduğu halde babasının hırsı sayesinde geceleri yatağından uyandırılıp piyanonun başına zorla oturtulduğu, deyim yerindeyse kafasına vura vura müzik eğitimi aldığı, yanlış yaptığı her parçada babası tarafından acımasızca cezalandırıldığı kaç kişinin bildiği bir gerçek acaba?
Fizik dalında Nobel ödülü sahibi Marie Curie'nin radyumu bulduğunu biliyoruz da, eğitim alabilmek için ablasıyla bir anlaşma yaptığını, eğitimi sırasında açlıktan bayıldığı günlerin olduğunu, buna rağmen radyumu sanayi çevrelerine satıp paraya para demeyecekken sırf ideallerine aykırı olduğu için bunu reddederek buluşunu insanlığa armağan ettiğini, senelerce radyum ışınlarına maruz kaldığı için iç organlarının çoğunun zarar gördüğünü ve bu radyoaktif ışınların ölümüne sebep olduğunu biliyor muyuz?
Bir çok başarılı buluşla hayatımızı kolaylaştıran Thomas Alva Edison'un, gençliğinde hafızasının oldukça zayıf olduğunu, bu yüzden okulda derslerinden geri kaldığını, öğretmenleri tarafından "gerizekalı" olarak adlandırıldığını unutmayalım. Annesi ise kendisinden asla ümidini kesmedi, hatta onu okuldan alarak eğitimine evde devam etmesini sağladı. Sonuçta, yüzlerce buluşuyla bilim dünyasında bir çığır açan Edison, kendisini ahmak olarak gören hocalarını da oldukça utandırmıştır!
Başka bir örnek de Türkiye'den verelim. "Kolsuz Agop" lakabıyla tanınan ünlü cildiyeci Prof.Dr. Agop Kotoğyan'ın çok küçük yaşta kolunu kaybetmesine rağmen hayallerini, umutlarını kaybetmemesini tesadüfle ya da şansla açıklamak mümkün değil. Kolunu kaybettiği kaza neticesinde doktorların "yaşamaz" demesine inat, senelerce dur durak bilmeden çalışıp Türkiye'nin sayılı doktorlarından biri olmayı başardı.
Yukardaki örneklerle beraber, hem dünyadan hem de Türkiye'den bir çok ünlü ismin hiç bilinmeyen yönlerini bu kitapta bulabiliyorsunuz. Farklı dallardan otuzun üzerinde biyografi, başarılı bir derlemeyle okuyucunun beğenisine sunulmuş.
Başarı eşittir para denkleminin, bu kitabı okuduktan sonra daha başka şekilleneceğini düşünüyorum. Başarının para getirdiği muhakkak, ama başarının ardından tatmin unsurunun her zaman para olmadığı da ortaya çıkıyor. Paranın hayatın amacı olduğunu zannedenler ya da parayı başarıdan daha çok önemseyenler içinse yeniden düşünme şansı veriyor bu hayat öyküleri...
Başarıya ulaşmak için fırsatlar ne yazık ki önümüze altın bir tepside sunulmuyor. Haketmek için bedel ödemek şart. Engeller, bu yola baş koyanlar için önemsiz birer ayrıntı aslında. Yaşarken acı çekseler bile, idealleri uğruna hepsini görmezden gelebiliyorlar, belki de hissetmiyorlar bile. Bir şey icat etmenin, bir başarıya imza atmanın inanılmaz hazzı, kalan bütün zorlukları unufak ediyor. Nasıl mı? Onlar, tek tek ağaçları değil, ormanın tamamını görüyorlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder