28 Eylül 2007 Cuma


BARBARA CARTLAND ROMANLARI

Barbara Cartland, aşk romanlarının kraliçesi olarak bilinir. Bugün, aşk romanı yazan pek çok yazar, onun izinden gidiyor, yüzlerce ülkede milyonlarca okuyucusuyla buluşuyor...

Kitapçıların çok satan (best-seller) raflarında yer alan Danielle Steel ile Judith McNaught kitapları, Türk aşk romanı severleri oldukça tatmin edici sayıda çevirisi yapılan romanlar olarak göze çarpıyor. Özellikle McNaught hayranlarının sayısı Türkiye'de az olmamakla birlikte bu sadık okuyucular, basılmış olan bütün kitaplarının çevirisinin yapılması için yayınevine baskı uyguluyorlar. Judith McNaught'un bu kadar sevilmesinin nedeni ise; tarihi aşk romanı diye bilinen retro tarzını çok iyi yazabilmesi. Bu türün en başarılı örneklerini veren de, kendisinden seneler önce yazmaya başlayan Barbara Cartland idi.

Retroyu biraz açmak gerekirse; bu tarz çoğunlukla 18-19 yüzyılda geçen, genellikle ünvan sahibi (kont, dük, lord gibi) erkeklerle, dönemin genç kızları arasında geçen fırtınalı aşkları anlatır. Yanlış anlaşılmalarla bir dargın bir barışık süren ilişkiler, dozu ayarlanmış erotizm ile harmanlanıp mutlu sonla biten aşk romanlarına dönüşür.

Tam adı Dame (Dam) Mary Barbara Hamilton Cartland olan Barbara Cartland, 1901 yılında Edgbaston, Birmingham'da doğdu. Ailesinin en büyük ve tek kız çocuğuydu. Babasını 1.Dünya Savaşı'nda kaybetti. Ardından 1940'da, 2.Dünya Savaşı'nda, iki erkek kardeşini de birer gün arayla yitirdi.

Aldığı eğitimden sonra, başarılı bir aşk romanı yazarı olmak için ilk adımlarını attı. Bu süreçte, ilk yapıtlarını oluştururken idolü olan, hayran olduğu, Elinor Glyn'den etkilendiğini inkar etmedi. 1923 senesinde ilk romanını yayınladı. 1983 yılında, İngiliz "Kim Kimdir?" kitabında en geniş yere sahip oldu. Guiness Rekorlar Kitabı'na ise dünyanın en çok satan yazarı ünvanıyla giriş yaptı. 90'ların ortasında, sattığı kitap sayısı 1 milyarı bulmuştu.

Popüler kültürün gözdesi olan Cartland, kendisiyle özdeşleşen pembe elbiseleri ve şapkalarıyla özellikle aşk, evlilik, ilişkiler, sağlık, politika, din gibi konularda uzman kişi olarak medyada boy göstermeye başladı. 2000 senesinde, 98 yaşında ölen yazarın, 90'lı yaşlarının ortalarında fiziksel ve akıl fonksiyonları bozulmaya başlasa da, ölümüne yakın aylara kadar görsel ile yazılı basına ropörtaj verdiği bilinmektedir.

1991 yılında, Kraliçe Elizabeth tarafından kendisine, 70 yıllık edebi ile sosyal çalışmaları nedeniyle, "Dame Commander" asalet ünvanı verilmiştir. Barbara Cartland, aynı zamanda Prenses Diana'nın üvey büyükannesidir. Cartland'ın bugüne kadar yayınlanmış 723 romanı bulunmaktadır.

Ülkemizde ise son zamanlarda, Artemis Yayınları, daha önceden yayınlanmamış Barbara Cartland romanlarını Pembe Koleksiyon olarak piyasaya sürmüştür. Bu seriden şu ana kadar 9 tane Cartland romanı okuyucuya ulaşmıştır.

Özellikle 18-19.yüzyılda şatolarda geçen, efsanevi aşkları anlatan romanlara ilgi duyuyorsanız, Cartland kitapları tam da size göre. Yeni dönem yazarlarından Judith McNaught da bu konuda oldukça başarılı. Bir dostumun tavsiyesiyle yazdığım bu yazının da aşk romanlarını seven okuyuculara yardımcı olacağını umuyorum...





Kaynak: en.wikipedia.org/wiki/Barbara_Cartland

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ülkemizde yıllardır özlemini duyduğumuz tüm toplumu kucaklayacak tarafsız,ön yargısız,komplekslerinden arınmış, sosyal sorumluluğunun farkına varmış,aydın yazar boşluğunu dolduracağına inandığım en önemli kişisiniz.
Sadece bir dostunuz rica etti diye tarzınızın tamamen dışında olduğu belli olan yazarlara bile ilgi gösterip objektif yorum yazabilmek gerçekten takdire layık bir davranış.
Başarılı çalışmalarınızın uzun yıllar takipçisi olmaya devam edeceğim,kültür açlığımızı dindirebilmek için yılın hergünü sizi okumaya devam edeceğim.
Unutmayın ki yazarların tatili olmaz çünkü yazarlık bir meslek değil bir yaşam biçimidir.

En derin saygılarımla.

Gözde Sayınsoy dedi ki...

Bütün bu yazılanları haketmek için daha çok yolumun olduğunun farkındayım. Yine de şimdiden duymak çok güzel. Bütün çabam, yazmayı meslek haline getirmemek, her gün yazma zorunluluğunu hem kendime hem de okuyucuma hissettirmemek. Bu nedenle, ne zaman iyi olacağına inanırsam, o zaman yazıyorum. Amacım, bu siteyi sizin gibi sadık okuyucularımı sıkmadan uzunca bir süre devam ettirebilmek. Umarım bundan sonra da takipçisi olacağınız yazılar yazabilirim. Saygılar bizden efendim...

Adsız dedi ki...

ya daha beş dakıka önce bitirdim kitabı arkadakı adresten girdim yarın da 2. serisini alacağım
ve şunuda eklemem gerek bu kitap
SÜPERRRRR