30 Temmuz 2007 Pazartesi


KADININ ADI YOK

Kadının Adı Yok - Duygu Asena, Afa Yayıncılık, Nisan 1987 - Doğan Kitap Yayınları, Ekim 2000



Bu ülkeden bir kadın geçti...Öyle bir kadın ki, ne erkek düşmanlığı kaldı, ne de feministliği. Ama o bunlara aldırmadı, tek amacı Türk toplumunda kendini bulamamış kadınlara yazarak ulaşmak, onları bir anlamda eğitmekti.

Kadının Adı Yok, roman formunda eğitici bir kitap. Bir genç kızın hayattaki duruşunu, masumiyetini, aşklarını, acılarını anlatıyor. Bu kız, herhangi birimiz aslında. O yüzden adı yok, o yüzden bu kadar içten.

Duygu Asena, gerek kitapları gerekse köşe yazılarıyla, sonuna kadar kadın-erkek eşitliğini savundu. Kadınların da erkekler kadar özgür olduğunu anlattı. Türkiye'de tabu olmuş bir çok konuyu, tekrar tekrar işleyerek aslında erkeğin doğasında olduğu kadar kadının da doğasında olduğunu hatırlattı hepimize. Feministliği erkek düşmanlığı olarak algıladı bazı kesimler. Onların cahillikleriyle de başa çıktı. Feminizmin ne demek olduğunu her fırsatta dile getirdi.

Asena, 1946 yılında, Atatürk'ü yaveri olan ve dönemin CHP milletvekili Ali Şevket Öndersev'in torunu olarak, İstanbul'da dünyaya geldi. Lisans öğrenimini İstanbul Üniversitesi Pedagoji bölümünde tamamlayan yazar, öncelikle bu alanda çalışmaya başladı.

Gazetedeki ilk yazısı 1972 yılında Hürriyet'in Kelebek ekinde yayınlandı. Ardından ilk romanı olan "Kadının Adı Yok" ile adını duyurdu. 1988 yılında müstehcen bulunan kitap yasaklandı, uzun süren davaların ardından tekrar yayınlanan romanın yönetmen Atıf Yılmaz tarafından filmi çekildi.


Asena, 30 Temmuz 2006 tarihinde beyin tümörü nedeniyle tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'nde hayata gözlerini yumdu.

Bir kısmınız, belki de ne yaptığını sorguluyordur Asena'nın. Evet, günümüzde hala özellikle Anadolu'da töre için namus cinayetleri işleniyor. Hala kadınlar ezik, hatta 2. sınıf vatandaş. Bazı yörelerde yok sayılıyorlar, söz hakları bile yok. Evet, Türkiye İstanbul'dan ve batı kesiminden de ibaret değil. Ancak o; daha düne kadar örümcek kafalı olan kadın ya da erkek farketmez, bir kişinin bile fikrini değiştirebildiyse, bu da büyük başarıdır. Roma'nın da bir günde kurulmadığını düşünürsek, kökten bir değişimin Türkiye için gerçekleşmesi, bir insanın ortalama ömründen daha uzun süreceği kesin. Ama yetişen gerçek aydınlarımız sayesinde, bu süreç başladı ve devam ediyor.

Ölümünün 1.yıldönümünde, onu anlayan ve hayranlık duyan bir hemcinsi olarak, Duygu Asena'yı özlemle anıyorum. Yeni kuşak Türk kadını onun sayesinde artık gerçekten ayakları üzerinde durabiliyor. Eminim yapacağı ya da yazacağı daha pek çok şey vardı. Ancak şimdi onun izinden giden kadın gazeteciler ile yazarlara baktığım zaman, amacına ulaşmış olmanın huzuruyla, yukarıdan bir tebessümle bizi izlediğini biliyorum...



Kaynak: tr.wikipedia.org

Hiç yorum yok: