Şu Çılgın Türkler - Turgut Özakman, Bilgi Yayınevi, Nisan 2005
Herşey bundan 2 sene kadar önce başladı. Turgut Özakman'ın Kurtuluş Savaşı dönemini son derece akıcı bir üslupla kaleme aldığı "Şu Çılgın Türkler" kitabı, yılda ortalama 5 kişiye 1 kitap düşen Türkiye'de ilk 5 ayda 54.basıma, 2006 yılı içerisinde de 274.basıma ulaşıp rekor kırdı. Bu da hepimize tarihin aslında ders kitapları haricinde de sıkılmadan okunabileceğini ispat etti.
Herşeyini kaybetmiş bir ulusun, kanlarının son damlasına kadar bağımsızlık için savaşmasını, bir liderin etrafında kenetlenmesini anlatıyor bu kitap. Düşmanın strateji hatasını ve kendine aşırı güvenini affetmeyen Türk ordusu ile muhteşem Başkomutanının savaşın nasıl olması gerektiğini bütün dünyaya nasıl gösterdiğine şahit oluyorsunuz.
Kitabın kalınlığı (748 sayfa) kimsenin gözünü korkutmasın. Çünkü bir kez okumaya başladığınızda, asla elinizden bırakamıyorsunuz. Üstelik bizlere hiç yabancı olmayan, adeta seneler boyu ezberletilmiş Kurtuluş Savaşı gibi bir konu, çok değişik bir bakış açısıyla ele alınıyor. Hemen hemen hiç kitap okunmayan bir ülkede bu kadar geniş bir yelpaze tarafından okunmasının ardında da, yazarın bu kitabı okunabilir kılmasının önemini gözardı etmemek gerek.
Ben biraz daha ileri giderek bu kitabın şu anda ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan tarih ders kitaplarının yerine konulması yanlısı olan kişilere sonuna kadar destek veriyorum. Belki müfredata giremese bile yıl içinde okutulması gereken kitaplar listesine mutlaka konulmalı diye düşünüyorum.
Bu kitabın reklam kampanyasının çok iyi yapılmasından dolayı böylesine rekor baskıya ulaştığını söyleyenler ise belki de haklıdırlar. Ama keşke her kitabın böyle tanıtımı yapılsa da, kişi başına düşen kitap sayısı 3 olan AB ortalamasını yakalayabilsek. Belki o zaman şu çılgın Türkler en az Kurtuluş Savaşı kadar önemli olan eğitim savaşını da kazanabilirler, ne dersiniz?
Herşeyini kaybetmiş bir ulusun, kanlarının son damlasına kadar bağımsızlık için savaşmasını, bir liderin etrafında kenetlenmesini anlatıyor bu kitap. Düşmanın strateji hatasını ve kendine aşırı güvenini affetmeyen Türk ordusu ile muhteşem Başkomutanının savaşın nasıl olması gerektiğini bütün dünyaya nasıl gösterdiğine şahit oluyorsunuz.
Kitabın kalınlığı (748 sayfa) kimsenin gözünü korkutmasın. Çünkü bir kez okumaya başladığınızda, asla elinizden bırakamıyorsunuz. Üstelik bizlere hiç yabancı olmayan, adeta seneler boyu ezberletilmiş Kurtuluş Savaşı gibi bir konu, çok değişik bir bakış açısıyla ele alınıyor. Hemen hemen hiç kitap okunmayan bir ülkede bu kadar geniş bir yelpaze tarafından okunmasının ardında da, yazarın bu kitabı okunabilir kılmasının önemini gözardı etmemek gerek.
Ben biraz daha ileri giderek bu kitabın şu anda ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan tarih ders kitaplarının yerine konulması yanlısı olan kişilere sonuna kadar destek veriyorum. Belki müfredata giremese bile yıl içinde okutulması gereken kitaplar listesine mutlaka konulmalı diye düşünüyorum.
Bu kitabın reklam kampanyasının çok iyi yapılmasından dolayı böylesine rekor baskıya ulaştığını söyleyenler ise belki de haklıdırlar. Ama keşke her kitabın böyle tanıtımı yapılsa da, kişi başına düşen kitap sayısı 3 olan AB ortalamasını yakalayabilsek. Belki o zaman şu çılgın Türkler en az Kurtuluş Savaşı kadar önemli olan eğitim savaşını da kazanabilirler, ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder