Çoğunlukla tek bir kitabı baz alarak yazdığım kitap eleştirilerine, bu kez bir genelleme yaparak başlamak istiyorum.
Kitapseverler, özellikle polisiye roman okuyucuları, hayatlarının bir döneminde mutlaka Agatha Christie okumuşlardır. Okumaya başladığım, daha doğrusu okumaya heves etmeye başladığım yıllarda ilk sahip olduğum kitaplardı Agatha Christie polisiyeleri... Bendeki okuma aşkı da dünya klasikleriyle ya da ağır romanlarla başlamadı.
Okumayı sevmenin her zaman okuma alışkanlığı oluşturmayla kazanıldığını unutmayalım. Ortaokul yıllarımdayken, Türkçe öğretmenimiz bize "İnce Memed"i zorla okutmuştu. Yanılmıyorsam ben 2'yi okumuştum, buna okumak denirse tabii. Yaşım 12-13, kitap ağır, dolayısıyla öyle çok sıkılmıştım ki, aradan sayfalar atlayıp kitabın bir an önce bitmesini sağlamıştım. Okuma hevesim o gün körelmediyse, bir daha asla körelmez diye düşünmüşümdür çoğu zaman. Ama ondan sonra, Türk edebiyatının efsaneleri arasına girmiş Yaşar Kemal'in "İnce Memed"inin serisini değil okumak, kitabın kapağını görmeye bile tahammülüm kalmamıştı. Bu da benim ayıbım olarak bir köşede dursun.
Benimle aynı sıraları paylaşan arkadaşlarım ne durumda onu hiç bilmiyorum. Belki de bir çoğu gerçekten de eline bir daha kitap almamayı tercih etmiştir. Halbuki böylesine ağır bir romanı gencecik, henüz o kitabı okuma olgunluğuna erişmemiş öğrencilere okutmak yerine, farklı kitaplar seçilseydi daha iyi olmaz mıydı? Yine dönüp dolaşıp eğitim sisteminde ve öğretmenlerde takılıp kalıyoruz galiba...
Agatha Christie, 1890 yılında doğmuş aslen İngiliz bir yazardır. Küçük yaşta babasını kaybeden Christie, annesi tarafından evde yetiştirildiği için yalnız bir çocukluk geçirdi. Bu yaşlarda öyküler yazmaya başladı. 1914'de bir doktorla evlenerek Fransa'ya gitti. Orada vakit geçirmek için okuduğu dedektif romanlarından daha iyisini yazabileceğini düşündü. İlk romanı "The Mysterious Affair at Styles"ı (Styles'daki Esrarengiz Olay) yazdı. Bu kitapta okuyucular ilk kez Hercule Poirot ile tanıştı.
Burada bir parantez açmak gerek. Agatha Christie'nin polisiyelerinde 2 temel kahraman vardır. Cinayetleri kendi metotlarıyla onlar çözerler. Birincisi; ilk romanındaki Hercule Poirot'dur. Poirot; aslen Belçikalı (ki kendisinin Fransız sanılmasından hiç hoşlanmamaktadır), şekilli bıyıklarıyla ünlü, kakaoya dayanamayan ve cinayetleri "küçük gri hücreler" diye adlandırdığı beyniyle oturduğu yerden bile çözmesiyle meşhur bir karakterdir. İkincisi ise Miss Marple'dır. Miss Marple da hiç evlenmemiş, bir köyde yaşayan, işlenen cinayetleri köyde yaşanmış olaylarla bağdaştırarak çözen yaşlı bir hanımdır. Okuyucular Miss Marple'la da ilk kez "The Murder at Vicarage" (Ölüm Çığlığı) adlı romanla tanıştılar. Şahsi fikrimi sorarsanız, Poirot'nun başrolde olduğu kitapları daha çok seviyorum ben.
Agatha Christie, 1928 yılında ilk kocasından boşanıp Max Mallowan'la evlendikten sonra dünyanın başka yerlerini gezme fırsatı buldu. Bundan dolayı 1930'dan sonra yazmış olduğu romanları da uluslararası mekanlarda geçmeye başladı. Bu yolculuklarından birinde Türkiye'ye geldi, Pera Palas otelinde kaldı. "Doğu Ekspresinde Cinayet" romanını burada yazdı. Halen bu otelde kaldığı oda korunmaktadır. 1971 yılında, İngiltere'nin en yüksek ünvanı olan "Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı" nişanına layık görüldü. 1976 yılında, 86 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.
Christie, yarım yüzyılı aşkın süren yazarlık hayatında 79 roman ve kısa hikayelerden oluşan kitap yazdı. Bu polisiye romanlar, günümüzde Altın Kitaplar tarafından Türkçe'ye çevrilerek okurlara ulaşıyor. Ayrıca Mary Westmacott takma adıyla 6 tane duygusal roman da yazdı. Christie'nin eserleri 45 dile çevrilmiş olup, kutsal kitaplar (Kuran ve İncil) ile Shakespeare'den sonra en çok okunan romanlardır. Kitaplarının satış rakamları, milyarlarla ifade edilmektedir.
Agatha Christie'nin hemen hemen bütün kitaplarını okuduğum halde, içlerinden sadece 2 tanesi beni oldukça şaşırtmıştır. Biri, "On Küçük Zenci", diğeri de "Roger Ackroyd Cinayeti"dir. Bu kitapları henüz okumamış kişiler olabileceğini düşünerek bu romanlarda yapılan akıllıca kurgulardan bahsetmeyeceğim. Ancak hiç Agatha Christie polisiyesi okumamışlar için bu 2 kitapla başlamalarını şiddetle tavsiye ederim.
Neticede, benim okuma aşkım, "İnce Memed"e rağmen, okul kütüphanesinden ödünç olarak aldığım bu zeki ve harika kadının romanlarını okuyarak başladı. Şu anda, geçmiş yazılarımdan belli olan ilgi alanım tarih kitaplarının yanısıra, klasik, politik, etnik, şiir, biyografi, anı, polisiye hatta aşk romanları da dahil 1000'i aşkın kitap kütüphanemin raflarında duruyor. Bu da demek oluyor ki; uygun kitaplarla yapılan başlangıçlar, daha bilinçli, daha kültürlü bir neslin yetişmesini sağlıyor...
Kaynak: tr.wikipedia.org, www.altinkitaplar.com.tr
Kitapseverler, özellikle polisiye roman okuyucuları, hayatlarının bir döneminde mutlaka Agatha Christie okumuşlardır. Okumaya başladığım, daha doğrusu okumaya heves etmeye başladığım yıllarda ilk sahip olduğum kitaplardı Agatha Christie polisiyeleri... Bendeki okuma aşkı da dünya klasikleriyle ya da ağır romanlarla başlamadı.
Okumayı sevmenin her zaman okuma alışkanlığı oluşturmayla kazanıldığını unutmayalım. Ortaokul yıllarımdayken, Türkçe öğretmenimiz bize "İnce Memed"i zorla okutmuştu. Yanılmıyorsam ben 2'yi okumuştum, buna okumak denirse tabii. Yaşım 12-13, kitap ağır, dolayısıyla öyle çok sıkılmıştım ki, aradan sayfalar atlayıp kitabın bir an önce bitmesini sağlamıştım. Okuma hevesim o gün körelmediyse, bir daha asla körelmez diye düşünmüşümdür çoğu zaman. Ama ondan sonra, Türk edebiyatının efsaneleri arasına girmiş Yaşar Kemal'in "İnce Memed"inin serisini değil okumak, kitabın kapağını görmeye bile tahammülüm kalmamıştı. Bu da benim ayıbım olarak bir köşede dursun.
Benimle aynı sıraları paylaşan arkadaşlarım ne durumda onu hiç bilmiyorum. Belki de bir çoğu gerçekten de eline bir daha kitap almamayı tercih etmiştir. Halbuki böylesine ağır bir romanı gencecik, henüz o kitabı okuma olgunluğuna erişmemiş öğrencilere okutmak yerine, farklı kitaplar seçilseydi daha iyi olmaz mıydı? Yine dönüp dolaşıp eğitim sisteminde ve öğretmenlerde takılıp kalıyoruz galiba...
Agatha Christie, 1890 yılında doğmuş aslen İngiliz bir yazardır. Küçük yaşta babasını kaybeden Christie, annesi tarafından evde yetiştirildiği için yalnız bir çocukluk geçirdi. Bu yaşlarda öyküler yazmaya başladı. 1914'de bir doktorla evlenerek Fransa'ya gitti. Orada vakit geçirmek için okuduğu dedektif romanlarından daha iyisini yazabileceğini düşündü. İlk romanı "The Mysterious Affair at Styles"ı (Styles'daki Esrarengiz Olay) yazdı. Bu kitapta okuyucular ilk kez Hercule Poirot ile tanıştı.
Burada bir parantez açmak gerek. Agatha Christie'nin polisiyelerinde 2 temel kahraman vardır. Cinayetleri kendi metotlarıyla onlar çözerler. Birincisi; ilk romanındaki Hercule Poirot'dur. Poirot; aslen Belçikalı (ki kendisinin Fransız sanılmasından hiç hoşlanmamaktadır), şekilli bıyıklarıyla ünlü, kakaoya dayanamayan ve cinayetleri "küçük gri hücreler" diye adlandırdığı beyniyle oturduğu yerden bile çözmesiyle meşhur bir karakterdir. İkincisi ise Miss Marple'dır. Miss Marple da hiç evlenmemiş, bir köyde yaşayan, işlenen cinayetleri köyde yaşanmış olaylarla bağdaştırarak çözen yaşlı bir hanımdır. Okuyucular Miss Marple'la da ilk kez "The Murder at Vicarage" (Ölüm Çığlığı) adlı romanla tanıştılar. Şahsi fikrimi sorarsanız, Poirot'nun başrolde olduğu kitapları daha çok seviyorum ben.
Agatha Christie, 1928 yılında ilk kocasından boşanıp Max Mallowan'la evlendikten sonra dünyanın başka yerlerini gezme fırsatı buldu. Bundan dolayı 1930'dan sonra yazmış olduğu romanları da uluslararası mekanlarda geçmeye başladı. Bu yolculuklarından birinde Türkiye'ye geldi, Pera Palas otelinde kaldı. "Doğu Ekspresinde Cinayet" romanını burada yazdı. Halen bu otelde kaldığı oda korunmaktadır. 1971 yılında, İngiltere'nin en yüksek ünvanı olan "Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı" nişanına layık görüldü. 1976 yılında, 86 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.
Christie, yarım yüzyılı aşkın süren yazarlık hayatında 79 roman ve kısa hikayelerden oluşan kitap yazdı. Bu polisiye romanlar, günümüzde Altın Kitaplar tarafından Türkçe'ye çevrilerek okurlara ulaşıyor. Ayrıca Mary Westmacott takma adıyla 6 tane duygusal roman da yazdı. Christie'nin eserleri 45 dile çevrilmiş olup, kutsal kitaplar (Kuran ve İncil) ile Shakespeare'den sonra en çok okunan romanlardır. Kitaplarının satış rakamları, milyarlarla ifade edilmektedir.
Agatha Christie'nin hemen hemen bütün kitaplarını okuduğum halde, içlerinden sadece 2 tanesi beni oldukça şaşırtmıştır. Biri, "On Küçük Zenci", diğeri de "Roger Ackroyd Cinayeti"dir. Bu kitapları henüz okumamış kişiler olabileceğini düşünerek bu romanlarda yapılan akıllıca kurgulardan bahsetmeyeceğim. Ancak hiç Agatha Christie polisiyesi okumamışlar için bu 2 kitapla başlamalarını şiddetle tavsiye ederim.
Neticede, benim okuma aşkım, "İnce Memed"e rağmen, okul kütüphanesinden ödünç olarak aldığım bu zeki ve harika kadının romanlarını okuyarak başladı. Şu anda, geçmiş yazılarımdan belli olan ilgi alanım tarih kitaplarının yanısıra, klasik, politik, etnik, şiir, biyografi, anı, polisiye hatta aşk romanları da dahil 1000'i aşkın kitap kütüphanemin raflarında duruyor. Bu da demek oluyor ki; uygun kitaplarla yapılan başlangıçlar, daha bilinçli, daha kültürlü bir neslin yetişmesini sağlıyor...
Kaynak: tr.wikipedia.org, www.altinkitaplar.com.tr
7 yorum:
merhabalar.sizin metninizi okuduktan sonra tavsiye ettiğiniz romanları okumaya kesinlikle karar verdim.yazarı bize bu kadar güzel tanıttığınız için teşekkürler:)
Naçizane tavsiyelerimle eğer bir kitap dahi olsa okuma isteğinize araç olabildiysem asıl ben çok teşekkür ederim.
Saygılarımla,
agatha christie kitaplarını seven biri olarak yorumlarınıza bayıldım diyebilirim.on küçük zenciyi okuduktan sonra diğer romanlar biraz kotu gelse de yine de agatha christieden vazgeçmem.
Ya nasıl diğerleri sizi şaşırtmdı anlamadım??? Mesela yukarıda bahsettiğiniz D.Expressinde cinayet... 1 katil yok ki... Veya Briç masasında cinayet...
4 kişiden 1i katil ama önceden 2 tanesini suçlu zannediyoruz. Tabi gerçek sonra ortaya çıkıyor.
5 küçük domuz'da da geçmişi çözümlemesi poirot'un kayda değer.
Eğer bana önerebileceğiniz A.Christie'nin Poirot'suz romanı varsa..
demirtas1453@gmail.com
Elbette "Doğu Ekspresinde Cinayet" kitabı da çok iyiydi ancak önce onun filmini seyredip daha sonra kitabını okumamdan dolayı benim için şaşırtıcı bir yanı kalmamıştı.
Tabii ki diğer kitapları da şaşırtıcı mutlaka ama benim okuduğum zaman aklımda kalarak beni düşündüren bahsettiğim 2 kitap olmuştu. Bu, elbette kişiden kişiye değişen bir kriter...
Son olarak, size tavsiye edebileceğim kitaplar, Christie'nin son dönemde Türkçe'ye çevrilen kitaplarından "Cinayet İlanı", "Uyuyan Ölüm"(bu iki kitapta Marple var) ve "N veya M?" (bu kitapta da ne Poirot ne Marple var ancak okuması oldukça zevkli) Bunun dışında eski okuduklarımdan "Şampanyadaki Zehir" var. (ki bunda da yanılmıyorsam Marple vardı)
Biraz daha araştırma yapıp size daha çok yardımcı olacağım...
''Doğu Ekspresinde Cinayet" adlı roman çok şaşırtıcıydı ancak filmini önce izlemeniz sanırım talihsizlik. Örneğin kitabını önce okuyup sonra filmini izleseydiniz bu kez eminim filminden sıkılacaktınız. Mesela bendeniz 'Da Vinci Şifresini' resmen yalayıp yuttum daha sonra filmi çok yavan geldi. Veya J.Christophe Grange'nin Türklerle ve hatta ülkücülerle alakalı romanı "Kurtlar İmparatorluğu" önce kitabını okudum fakat filmini izleyince önceki güzellikleri pek anlayamadım. Bence kitapların kapsamı ve üslubu sinemaya tam olarak aktarılamıyor.
Haklısınız bu iki roman da "çok" şaşırtıcı. On küçük zenci'de katil ölenlerden(!) biriydi. R.Ackroyd Cinayetin'de ise anlatan kişi. Vikipedia'nın İngilizce kısmında Agatha Christie'yi R.A.Cinayeti'ni yazdığı için bir klüpten atacaklarmış. Yani okuyucuya karşı adaletsiz olduğu iddia edilmiş.
Ama zaten Poirot ve Marple kadar komplike düşünemediğimiz ve bazı ayrıntıları tam olarak yazar vermediği için 'katil'i çoğu zaman ıska geçtiğimi itiraf ediyorum.
Neyse tavsiyeleriniz için teşekkür... Ayrıca ben de Agatha Christie hakkında konuşacak kimse bulamamaktan şikayetçiydim. Yani kardeşlerime ve arkadaşlara devamlı tavsiye etsem de ne kadar okuduğumuz ortada!
Bahsettiğiniz kitaplar umarım kütüphanede vardır. Gerçi kütüphanenin sadece o bölümünü çok iyi bildiğimi iddia edebilirim. Yine de bakacağım.
Tekrar teşekkürler.
kelımerlel anlatmayacagım kadar super..Norma Restarick'in haline cok uzuldum ama ...sonunda agzınız acık kalıcak ınanın bana .Hercule Poirot'un yıne ustun gri hucrelerıyle olayı cozusunu ızleyın tam bı Psikolojik Polisiye diger AGATHA CHRISTIE kıtaplarından farkı bu kıtap kelımlerle anlatılamayacak kadar olaganustu...
Yorum Gönder